Uç Yapısı

Aşağıdaki içerik Hakan Tarhan tarafından oluşturulmuştur. Alıntı göstererek dahi olsa içeriklerimiz kopyalanamaz çoğaltılamaz. Kopyalanan içerikle ilgili fikir ve sanat eserlerinin korunması kanunu kapsamında hukuki işlem başlatılır. BTK ve ICANN kurumları nezdinde siteniz engellenebilir. Ürünlerin fotoğraflarına ihtiyacınız varsa lütfen iletişim formunu kullanarak bizimle iletişime geçin.

Bıçakların namlu yapısına göre sınıflandırılması hem dış profili hem ağız açımını ilgilendiren bir konudur. Bu noktada uç yapısının niteliği de son derece kapsayıcı ve önemli durumdadır. Dolayısıyla bıçakları uç yapısına göre tasnif etmek yaygındır.

Bıçaklar, kenarlarına doğru incelerek keskinlik, uca doğru incelerek sivrilik kazanırlar. İlki a priori unsur olan kesmeye ikincisi ise a posteriori unsur olan saplamaya hizmet eder. Her bıçak kesmeye yöneliktir ama her bıçak saplamaya yönelik değildir. Dolayısıyla, saplamaya yönelik olmayan uç yapıları da gözlenebilmektedir. Yine de ağız açımında kullanılan değişik geometrik şekillerin benzerlerinin, uç yapılarında da görüldüklerini ve benzer fonksiyonlar içerdiklerini söylemek mümkündür. Tıpkı kenara doğru incelmede, yapılacak işe göre keskinlik ve dayanıklılık optimizasyonu gibi, uç noktasında da incelik ve dayanıklılık optimizasyonu yapılır. Uç noktası; sadece ağız açımı ile yüzeylerden (yanaklardan) değil, ön ve arka kenardan da bir incelmeyi ifade ettiği için, doğal olarak, yalnızdır ve sınırlı desteğe sahip bir incelik taşımaktadır. Uç kısmın, kullanım sırasında yüksek kuvvetler ile karşılaşabildikleri buna eklendiğinde, bıçağın ucunu ''en hassas yer'' olarak tanımlamak mümkündür.

Pek dikkat edilmeyen unsur, uç ile uç noktası arasındaki ayrımdır. Zaman zaman birbiri yerine de kullanılmaktadırlar. İngilizce metinlerde de (tip ve point kullanımlarında) durum aynıdır. Bu yazıda ''uç noktası’’ ifadesi adı üzerinde, bıçağın en ucunda yer alan en sivri kısım için kullanılmaktadır. ''Uç'' kelimesi ise, uç noktası ile kavuşmak üzere açılanmanın başladığı namlu kısmının tamamını ifade etmeye yöneliktir.

Bıçaklarda çok çeşitli uç yapıları kullanılmaktadır. Aşağıda, temel ve yaygın özellikteki uç yapıları tanıtılmaya çalışılmıştır:

Straight Back (Normal Blade): Basit bir yapı söz konusudur. Bıçak, adını aldığı düz bir sırta sahiptir. Bıçağın keskin kenarı, sırta paralel ilerlemektedir. Namlu uzunluğunun sonuna doğru, keskin kenar kıvrılarak arkaya doğru yönelir ve sırtla birleşerek uç noktasını oluşturur.

Düz ve açılmamış olan sırt, kesim işlerinde, arkasına çıplak elle bile bastırılarak kullanılmaya uygundur. Böylelikle kesim, en uç noktaya kadar rahatlıkla itiş desteği kazanmaktadır. Kalın sırt, savurma hareketlerine yardımcı ağırlık da oluşturur.

Sırta kadar mesafe kat eden, geniş yuvarlak kıvrım, dilimleme yaparken kolaylık sağlar. Yuvarlak kıvrımın dilimleme kolaylığı sağlaması iki açıdan ele alınabilir: Birincisi, tek noktaya daha fazla kuvvet uygulanabilmesine olanak tanır; İkincisi, bıçağı yerinden kaldırmadan kıvrımı üzerinde yuvarlayarak dilimleme yapma imkânı sunar.

Keskin kenar üzerinde sadece tek kıvrım taşıyan bu tür bıçakları bilemek de kolaydır.

Clip Point: Ana karakteristiği: Sırtın; uç noktasında buluşmak için, içbükey yapı ya da eğik bir doğru oluşturacak şekilde, keskin kenara doğru açılanmasıdır. Dilimizde, basitçe, ''sivri uç'' şeklinde ifade edilmektedir.

Genellikle bu eğilme namlunun orta uzunluğu civarından başlar. Yukarıda anlatılan düz sırtlı bıçağın sırtı, tarif edilen şekilde kesildiğinde (ki ''clip point'' adı buradan gelir), düz sırtlı bıçak, artık ''clip point’’ bir bıçak olacaktır. Clip point bıçakların oldukça fazla çeşidi bulunmaktadır.

''Clip'' başlangıç noktası, açısı ve doğal olarak boyu değişkenlik gösterebilir. Keskin kenar da düz ve sırta paralel olmak zorunda değildir. Özellikle dışa taşan kıvrımlı buruna (recurve-geri kıvrımlı) sahip çeşitleri yaygındır.

Keskin kenar, belli bir yükseklik boyunca sırttan sürekli uzaklaşsa bile, kendisini uç noktasında yakalamak için kovalayan sırt için (istisnalar dışında, hafif de olsa dışbükey) bir yönelişe girer. Dolayısıyla ''Kukri'' dahi ''clip point’’ uç yapısına sahip olabilir. Dikkat edilmesi gereken unsur; uç noktasının, sırt çizgisinin gerisine geçmemesidir. Bu durumda uç ''trail point’’ (sarkık uç) sıfatını kazanacaktır.

''Clip point'' uçların arka yüzleri de bilenebilir veya inceltilebilir. Böylesi işlem; incelik (saplanabilirlik) ve dayanıklılık optimizasyonunda, zaten uçtan belli bir kısmın atılmasıyla saplanabilirlik yönüne kullanılan tercihin bir kademe daha yükseltilmesi anlamına gelecektir.

Sadece tek kenarı açılan bıçaklarda ''clip point'' uç yapısının kullanılması, sırt kısmı hafifleten ve böylelikle namlu dengesinin sağlanmasına yardımcı olan bir özellik de taşır. Diğer deyişle, bıçağın orta hattının ikiye ayırdığı kısımların ağırlıklarını birbirine yaklaştırır.

Drop Point: Sırtın; uç noktasıyla buluşmak için, dışbükey yapı oluşturacak şekilde, keskin kenara doğru açılanması ana karakteristiğidir. Clip point uç yapısında düz veya içbükey olan eğim, drop point uç yapısında dışbükeydir. Uç noktasının her iki yanında dışbükey eğim taşıyan drop point, clip point’ten daha geniş ve güçlü ama saplanma özelliği daha düşük bir yapı ortaya koyar. Drop point’e, dilimizde, yuvarlak uç ya da damla uç denilmesi yaygındır.

Yukarıdaki tanımla örtüşen pek çok uç, drop point yapısında değerlendirilse de değişerek spesifik isimler almışlardır. Klasik drop point’te saptan düz devam eden ve bilenmemiş sırtın, yaklaşık olarak namlu uzunluğunun son çeyreğinde, namlunun orta hattında veya orta hattın yakınında bulunan uca doğru kavislendiği söylenebilir.

Tanto: Katana ve Wakizashi gibi geleneksel Japon kılıçlarından türemiştir. Bu kılıçların uç yapısının ise; savaş sırasında kırılan bir kılıcın, zırhları delmede daha etkin olduğunun gözlenmesiyle meydana getirildiği söylenir. Uç, sırttan keskin kenara doğru aşağıya inen 45 derecelik (zaman zaman açının değiştirildiği gözlenmektedir ve ayrıca Japon Tanto ile Amerikan ya da Western Tanto denilen yapı arasında ayrımlar bulunmaktadır. Kapsayıcı bir ayrım olarak, Japon Tantolar’daki daha kıvrımlı olan çizgilerin Batı yorumlarında sertleştiği ve köşeli bir yapıya dönüştüğü söylenebilir) bir kesim ile oluşur.

Tanto’nun uç noktası, kendisine yakın kalabilen sırt tarafından desteklenmektedir. Geniş ve kalın bir uç yapısı söz konusudur. Böylelikle, Tanto, saplamalar için çok güçlü bir uca sahiptir. Bu uç yapısı sayesinde, kesme ve saplama fonksiyonlarının her ikisinde başarılı ve güçlü bir bıçak ortaya çıkarılabilir.

Dikkat edilmesi gereken konu, 45 derecelik eğimin sonudur. Bu kısım, ağızdaki en desteksiz yer olarak ortaya çıkabilir. Bunun olmaması için genellikle, dibe doğru genişleyen keskin kenar kullanılır ya da söz konusu nokta kalın bir çizgi kullanılarak (kiriş niteliğinde) desteklenir. Zaman zaman kombine açımlar (içbükey ağız-düz uç kısım gibi) ile de karşılaşılabilir. Orijinal Tanto’lar, Hamaguri (dışbükey) ağız açımı içerdiğinden; ağız, uç ve ikisi arasında kalan söz konusu kısım zaten güçlü desteğe sahiptir.

Özellikle Amerikan Tanto’larda, dairesel buruna sahip bir bıçak ortaya koyulamaz ve bu da söz konusu kıvrımdan faydalanılarak yapılan kesimlerde ve bıçağı yerden kaldırmadan yapılan dilimlemelerde eksiklik oluşturur. Fakat Tanto’nun kullanım amacı zaten bu değildir.

Tanto uç yapısı ile, taktik bıçaklarda daha çok karşılaşılır. Tanto formu üzerine eklemeler yapılarak ''Modifiye Tantolar'' da oluşturulmuştur.

Sheepsfoot: Koyun ayağı anlamına gelen adı, koyun ayak izinin yarısını andırmasından gelmektedir.

Kör ve sırta doğru kıvrılan yuvarlak hatlı bir uç ve düz bir keskin kenardan oluşur. Sheepsfoot uçta; dümdüz şekilde yukarı uzanan keskin kenarın sonu, uç noktasını oluşturur ki bu nokta bile oldukça küttür. Bu nokta, geriye ve aşağıya doğru dışbükey şekilde, geniş bir kavis çizerek sarkar ve sırt ile birleşir. Sheepsfoot bıçağın, sadece ön yüzü keskindir.

Saplamaya değil ama kesmeye uygun bir yapıdır. Güçlü bir kesicidir. Uç noktaya kadar el ya da parmak ile arkasından desteklenebilen uzun ve düz bir keskin kenarı bulunmaktadır. Dolayısıyla, sırttan baskı ile yapılan kesimlerde avantajlıdır. Ne var ki, kıvrımlı buruna ve dolayısıyla avantajlarına sahip değildir. Uç noktası ile sırt arasındaki kısmın kütlüğü sayesinde kaldıraç olarak da kullanılmaya uygundur. Kazara saplanmaları engelleyen bu uç yapısı, mutfak ve kurtarma bıçaklarında daha yaygın olarak tercih edilmektedir. Sallantılı (taşıtları ve özellikle akıntılı nehir ve dalgalı denizlerdeki küçük deniz araçlarını, örneğin rafting botlarını düşünün) ve telaşlı ortamlarda daha güvenli kullanım sağlar. Çoklu çakılarda ikinci namlu olarak kullanımı yaygındır.

Uç noktasını sırt ile birleştiren kavisin genişliği veya açısı azaldıkça, sırasıyla Lambsfoot ve Wharncliffe gibi uç yapılarından söz edilir hâle gelinir.

Wharncliffe: Sheepsfoot ile benzer yapıdadır. Tipik ayrım olarak, Sheepsfoot’ta görülen ve uç noktasını sırtla birleştiren kavisinin daraldığı ve inceldiği söylenebilir. Bununla birlikte, sivri bir uç noktasından söz edilir hâle gelinmiştir. Saplanabilir nitelik kazanmış olsa da bu, kesme niteliğinin gerisindedir. Hatta kaynaklarda; denizcilerin, namluyu, kazara kendilerine saplamaları ihtimalinin minimize edildiği bir tasarım olduğuna yer verilmektedir.

Slipjoint çakılardaki inovasyon eksikliğini eleştiren Wharncliffe Lordu James Archibald Stuart Wortley Mackenzie tarafından 1820’li yıllarda tasarlandığı ve ürettirildiğine dair literatür bulunmaktadır. Lord’un kalın ve güçlü bir çakı namlusu amacıyla bu tasarımı ortaya koyduğu söylenmektedir. Fakat bu tarz bir uç yapısının daha önceleri 11. yüzyılda Vikingler tarafından sax veya seax denilen bıçaklarda kullanıldığına dikkat çekilmektedir.

Sheepfoot’a nazaran saplanmaya daha elverişli hâle getirilen Wharncliffe bıçaklar, genellikle benzer boyutlardaki bıçaklardan daha kalındır. Wharncliffe, sıklıkla modifiye edilen ve tarih içinde evrimi izlenebilen bir uç yapısıdır.

Spey Point: Genellikle hem sırt hem keskin kenar, uç noktasına son derece yakın bir noktaya dek düz şekilde yukarı çıkar. Keskin ağız tarafı dışbükey bir kıvrım alarak, sırt kısım ise küçük bir klip oluşturacak şekilde (çoğunlukla geniş açılı, kısa ve düz bir çizgi şeklinde) açılanarak uç noktasına ulaşır. Küt bir uca sahiptir ve kesmelerde avantaj sağlayacak geniş bir burun sunmamaktadır. Çiftliklerde hayvan kısırlaştırmak üzere kullanılan bu uç yapısı oymacılığa da uygundur. Günümüzde ise avcılıkta, özellikle deri yüzme ve tuzak hazırlama gibi işlerde, tercih edilmeye başlanmıştır.

Spear Point: Mızrak uç anlamına gelmektedir. Uç noktası, bıçağın merkez çizgisinin üzerindedir ve bu çizginin her iki yanında kalan kısımlar simetri içermektedir. Genellikle, ağız açım çizgisi (grind line), bıçağın merkez çizgisi ile çakışıktır ve merkez çizginin her iki yanında da ağız açımı yapılır. Yani çoğunlukla, ''double edge'' (çift taraflı-iki yanında da keskin kenar bulunan) bıçaklardır. Atış bıçaklarında ve taktik bıçaklarda sıklıkla karşılaşılır.

Pen knife denilen çakılar da -günümüzde bazı drop point çakılara da incelikleri nedeniyle pen knife denilmeye başlanmış olsa da- istisnalar dışında, tek taraflı (tek ağızlı) spear point örnekleridir.

Eğer çift taraflı bıçağın namlusu uç noktasına doğru sürekli konik şekilde inceliyorsa veya uç noktasından sonra bıçak profilini oluşturan hatlara geçiş, dolgun kıvrımlardan ziyade daha dar ve keskin çizgiler içeriyorsa ''needle point''ten söz edilir. İğne uç anlamına gelen bu uç yapısı oldukça incedir ve dolayısıyla zayıftır. Genellikle sadece saplamaya yönelik savunma bıçaklarında kullanılır. Needle point bıçaklara, dagger point (kama uçlu) de denilmektedir. Simetrik yapılarından dolayı dengeli bıçaklardır.

Uç kısmın konturları önde ve arkada da simetriye yakın ve uç kısmının arkası inceltilen yuvarlak uçlu (drop point) namlulara da mızrak uç (spear point) denildiğine rastlanmaktadır ve bu doğru bir kullanım değildir. Bunların, ''mızrak uca meyletmiş'' namlular olarak nitelendirilmeleri yerinde olacaktır.

Sarkık Uç (Trail Point): Uç noktası, sırt hizasının gerisinde olan bıçakları tanımlamak için kullanılır. Temelde bir fileto bıçağıdır. Bıçağın burnundan geriye doğru başlayan kıvrım, sırt noktasının arkasına kadar devam eder. Ortaya çıkan bu geniş kıvrım, kesimler için avantaj oluşturur. Buna karşın, ince ve desteksiz kaldığı için, uç noktası zayıftır. Trailing point, deri yüzmek ve hassas kesimler yapmak için sıklıkla tercih edilir.

Gut Hook: Tam çevirisi bağırsak kancasıdır. Takıp çekerek kesmeye yarar. Genel formu; ağızı aşağıya doğru bakan, iç kısmı bilenmiş, yarı dairesel bir oyuk olarak tarif edilebilir. Deriye küçük bir delik açıldıktan sonra takılıp çekildiğinde fermuar açar gibi kesim yapar. Bu yüzden kendisine ''zipper'' adı da verilmektedir. Farklı amaçlarla da (kordon vb. kesmek) kullanıldığı için ''kanca şeklinde kesici'' denilmesi uygundur.

Bıçağın değişik bölgelerinde yer alabilir. Kullanım kolaylığı sunmasıyla, bazı bıçakların uç kısmının arkasında bulunur. Bu bıçaklara uç yapısını belirtecek şekilde ''gut hook'' denilir. Karakteristik olarak, geniş burunlu yüzme bıçaklarının uç kısmının arkasında yer alır. Böylelikle kendisine yer bulan kanca nedeniyle, trail point’te olduğu gibi, uç noktası sırt çizgisinin gerisine geçer. Fakat arka yüz, kanca olarak mukavemet göstereceği için, kalın bırakılır. Dolayısıyla küt bir uç söz konusu olur. İki özelliğin birleşmesi, avantaj yanında, elbette bunun gibi dezavantajlar da getirecektir. Bunların başında, arkadan oyuk içeren bıçağın zayıflaması ve bıçağı sapladıktan sonra çıkarmanın zorlaşması sayılabilir.

Pruner-Hawkbill-Talon: En kısa ve geniş ifadeyle: Ba(s)tırıp çekerek kesmeye yarayan, keskin kenar çizgileri içbükey kıvrım taşıyan bıçaklardır.

Uç noktasında birleşmiş olan sırt ve keskin kenar, aynı yönde (geriye ve aşağıya) kıvrılırlar. Dolayısıyla keskin kenarın ilerisinde kalan bir uç noktası söz konusudur.

Budamada ve meyve toplamada (mantar çakıları da benzer formdadır) kullanılan ”Pruner” bıçaklar bu grubun atası kabul edilebilir. Akrabaları, halı (carpet) bıçaklarıdır. Yaygın olarak kullanılan bu uç yapısı teknolojnin gelişmesiyle alan hâkimiyetini yitirmiştir.

Ne var ki, içbükey ağıza ve çıkıntılı uca sahip; kolay savrulan ve arterleri yakalayan (minimum eforla maksimum hasar veren) bu yapı, dövüş bıçağı olarak gelişmiş ve popülerleşmiştir. Çekerek yapılan kesimler bileğe de yük bindirmemektedir ve uç yapıları da koyun ayağına göre sivrilik kazanmıştır ama yine de bıçak, geometrisi gereği, iterek saplamalara uygun değildir.

Hawkbill (Şahin gagası) ve Talon (Pençe-kuş pençesi) gibi geometri hakkında bilgi veren isimlerin, zaman zaman birbiri yerine kullanıldığı görülmektedir. Hawkbill ve Pruner’ın da eş anlamlı kullanıldıklarına rastlanmaktadır. Birçok kaynakta ise, Talon’un Hawkbill’in daha sıra dışı bir örneği olduğu vurgulanmaktadır. Sürdürülen tartışmalarda; sapta devam eden kıvrımın, Talon’u Hawkbill’den ayırdığı söylenmektedir. En azından Talon'da daha dipten başlayan bir kıvrım söz konusudur.

Uç tipi değil de bıçak adı olarak kullanımlar ve uç tipini betimlemede yapılan yanlışlar şaşırtıcı olabilmektedir.

Özetle: Hawkbill ifadesi, yaygın kullanımının da etkisiyle, bu grubun genel adı olmaya daha yatkın görünmektedir. Pruner denildiğinde; daha öncesinde düz ya da düze yakın şekilde yukarı çıkarken uç kısmına yakın bir noktada sırt kıvrımının başladığı ve daha geniş ve ince uç yapısına sahip bıçaklar anlaşılabilmektedir. Talon denildiğinde ise; sırt kıvrımının sap dâhil sürdüğü, sivri ve kalın uç yapısına sahip, arka yüzünde de ağız açımına gidilebilen ve zaman zaman sapında parmak geçebilecek delik ya da delikler bulunan bıçaklar akla gelebilmektedir. ”Karambit” de böyle bir bıçağın özel adıdır.

IdeaSoft® | Akıllı E-Ticaret paketleri ile hazırlanmıştır.